Wednesday, April 13, 2011

Gezi yazilari guzeldir ama fotografli olanlari tadindan yenmez..

Aslinda su anda uyuyor olmam gerek, hayir hayir yarina onemli bir sorumlulugum oldugundan degil, kendimi bu konuda disipline etmeye calismamdan (aslinda bunu istedigimde soylenemez ama bir cesit es dost baskisi) Fakat gordugunuz uzere yaziyorum yani benim hayatimda isler oyle es dostun istedigi gibi degil de benim istedigim gibi gidiyor (nihhahaha). Neyse gelelim konumuza bu yine uzun bir gezi yazisi olacaga benziyor, icinde kismen moda barindiracak ama dedigim gibi kismen..

Gecenlerde yazdigim yazidan anlamis olacaginiz uzere pazar gunlerini seviyorum kendime ve sevdigim seyleri yapamaya odaklanmaya calisiyorum. Bu pazar cok da istedigim gibi baslamadi ama istedigim gibi bitti. Icinde bulundugum yerden uzaklasma yakinlarda bulunan New Haven yada Boston'a gitme durtusu vardi. Gun basladiginda pek gidebilecekmisim gibi gorunmese de sonradan durup kendime "su anda New Haven da olsam kendimi sahane hissederdim, o zaman ne duruyorum, hadi kalk dedim"
Asagidaki kismi koyu renkle yazacagim cunku dogruluguna yurekten inaniyorum:

Bir yere turistik amacla ya da gezmek, kesfetmek icin gidiyorsaniz inanin bana oraya yanliz gitmenin degeri paha bicilemez. Neden mi birincisi istemediginiz yerlerde durmak ve beklemek gibi bir sikintiniz olmaz. Istediginiz zaman durur, dinlenir, bir kahve molasi verirsiniz ya da tam tersi saatlerce yurursunuz. Ikinci oneri yuruyerek gezebileceginiz bir sehri mutlaka yuruyerek gezin, arabanizi guzel saglam bir yere park edin, ve yuruyun..Bakmaktan oteye gider gormeye sonra da kisa sure de olsa orda yasamaya baslarsiniz. 

Iste ben de tam yukarda bahsettigim gibi yaptim. Amerika'da pazar gunleri gezmek ayri bir keyifli benim icin, cunku bir cok yerde pazar gunleri park sikintisi olmuyor, ayrica park parasi odemek zorunda da kalmiyorsunuz. 45 dakikalik sevdigim sarkilarla yaptigim yolculugum sonunda New Haven'a vardim, arabayla soyle bir turladim, gitmek istedigim yerlerin merkezine dogru guzel bir park yeri bulup park ettim. Itiraf ediyorum gezim alisveris odakli baslamisti ama pek de oyle devam etmedi (onceki yazimdan biliyorsunuz o yesil kisa pileli etegi kafama takmistim bir kere, malum internet alisverisine de bedenlerden oturu cok guvenmiyordum, ne yapip ne edip bulmaliydim onu).

Arabami park eder park etmez en sevdigim kahramanlardan biri-birkaciyla karsilastim. Burasi bir caz barin vitrini, caz barin vitrini mi olur?? demeyin Biliyorum sacma ama oyle iste kucuk bir kismi varmis oraya da bunlari koymuslar, pis ve tatlilar =))



Kermitlerden sonra ikinci duragim kucuk bir kahve dukkani oldu icerisi lepelep caliskan ogrencilerle doluydu, malum gezmekte oldugum yer Yale Universitesinin cevresiydi, herkes laptoplara gomulmustu..Cikolatali kruvasanimi ve kahvemi aldim, oturacak ya da ilisecek bir yer bulamadigimdan tekrar caddeye ciktim.

Ucuncu duragim tabiki o etegin oldugu yer Urban Outfitters.. Biliyorsunuz sadece ben degil bir cok insan burdan bahsediyor bu sefer, az da olsa magaza dekorunu da cekmeye calistim daha once hic gitmemis olanlar icin.. Bir magazayi farkli kilan sadece urunler olmuyor bence, dekorasyon orayi daha da bulunulmak istenen bir mekan haline getiriyor. Iste urban'in girisi..


 Yaz sezonundan bir kac ornek..


Asagidaki lacivert t-shirtu cok begendim ama odagi bozmamaya calistigimdan cok yuz vermedim..


Simdi asagidaki fotografta fark ettim, keske "Screw calm and get angry" kitabinin icinde neler olduguna bir baksaymisim.. belki bir isime yarardi..


Bu siralar plaklara karsi bir ilgim olusmaya basladi ne yazik ki bu konuda hic bilgim yok ama gitgide gozume daha cekici gorunuyorlar. (Bildigim tek sey Issiz Adam'in bir sahnesinde sesin onlardan daha yalin, uzerinde oynanmamis bir sekilde geldiginin soylendigiydi, dogru ifade edebildim mi ondan bile pek emin degilim)


Evet biliyorum, asagidaki paspaslar guzel..


Yazinin moda kismini atlatmis bulunmaktayiz diyebilirim; artik gezi daha agirlikli..

Urban Outfitters'dan ciktim basladim yurumeye, daha onceden gelip de goremedigim Yale binalarini gormeyi kafama koymustum. Ilk gelisim degildi tabiki bu yakinimda olan duraga, ama ilk kez yanliz, uzun ve yuruyerek gezisim olacakti. Kulagima muzigimi aldim basladim yurumeye.. Asagida goreceginiz fotograflarin cogu, Yale Universitesinin, farkli bolumlerin, yurtlarin vesaire..



(Asagida) Baharda muhtesem olacagini dusundugum bank, kahve+kitap




(Asagida) Evet mimariden anlamam ama asagidaki yapi bana sanki Turkiye'de bir yere bakiyormusum izlenimi verdi (Gitmedim ama belki Mardin)




Asagidaki kubbeli yapi sanirim Yale Hukuk binasiydi (Yale Law School), hasmetine yakisir sekilde..




Burasi da Yale Tiyatrosu girisi. 




Yolda rastladigim guzel bir kahveci..


Bu sefer icine giremedigim antikaci..(saat 5 oldugundan ve hepimiz pazar kurbagasina donusecegimizden kapaniyordu)


Asagida, New York kutuphanesine benzettigim ne oldugunu halen bilmedigim yapi (oturan insanlari atip aslanlari koyun o zaman belki siz de benzetirsiniz + ayni zamanda Carrie Bradshaw'un Mr. Big'le evlenemedigini yerdir New York kutuphanesi)


Benim gozumde yeni vs. eski resmi


Iceri girmesem de sirin mi sirindi..


Her zaman isittigimiz "Think outside the box"dan sonra "Think inside the box" diyip cikolatayi dusunmek bana cok iyi geldi sahsen..






Ismi bulundugu ortama yakisan bir otel "The Study" 


Koseptini biraz karismis bulsamda sirin mi sirin bir dukkan..Bir yanda oyuncaklar bir yanda kiyafetler..


Hicbirini kullanmicak olsam da, ise yaramicaklarini toz tutucaklarini bilicek olsam da icimde olusan hepsine sahip olma durtusu, bir yandan da bunlari biriktirene duyulan hayranlik..


Son resim ozgurlukcu ruhu takdir edisim.. Sevdiginiz seyleri, sevdiginiz bicimde gercege donusturmekten hic vazgecmeyin. Ben mumkun oldugunca cok yapmaya calisiyorum.. Resim bu pazara ait degil ama bu yazinin temeline cuk oturdu sanki =))


Not: Bu geziye yol acan o yesil etegi yardimsever calisan sayesinde buldum aldim. Bu yaziya ilham veren, bu saatte yazmami saglayan sevdigim baska 2 blogu okumamdir.